İlk emaresiydi yıllar öncesinde görülen rüya. Sonra lise yıllarımın sonu, üniversite hayatımın başı ve üniversite hayatının sonlarına yaklaşırken bir derenin yatağının değişmesi gibi çizdiğim hayat yolunun değişmeye başlaması... Gerçekçi argümanlarla kurduğum ve yolumu çizdiğim hedeflerim birer birer çirkin yüzünü göstermeye başladı. Oysa ne çok seviyordum, ne kadar da bütünleştiğimi düşünüyordum, işte olmam gereken nokta diyordum. Gerçekleşmesinden vazgeçtiğim, çocukluğumun masumiyetini taşıyan, illa her şeyin gerçekçi olmasının gerekmediği hayalimde kurduğum dünyamı bir kenara atmıştım, hatta unutmuştum bile. Hani hayat çok acımasız ya, hani her şeyi sağlam temellere oturtmaya çalışmak gerekiyor ya, yaşayabilmek için elle tutulur şeyler olması şart ya hani(!) Bu yüzden hep yarım kalan gülüşlere, göz yaşlarıma, ömrüme geç kalmışlıkların sızısını yaşattım. Gitmek istediğim yolda karşılaştığım yolcuların sona yaklaşırken düşürülen maskelerini görüyordum. Şafağın sökmeye başlamasıyla kararmış kalplerin zifiriliğinde koyulduğum yolun bir maskeli balodan ibaret olduğunu tanıklık ediyordum şimdi. Işığın aydınlatmaya başladığı yolun konuklarının bu yola ait olduğuma dair çabalarının verdiği tiksintinin ve ürkütücülüğün katmerleşen soluklarını her geçen dakika daha yakından hissetmeye başlıyordum. Karanlığın cahilliğiyle girdiğim yolda yanıma aldığım merhemler aldığım darbelerin tek ilacı, tesellisi oluyordu. Üstüne üstlük bu yolun konuklarının merhemlerimi atmam gerektiğini söylemeleri ve alabildiğine acımasızlaşarak elimden almaya çalışmaları tiksinti ve korkularımı bir kara deliğe dönüştürüyordu. Ne kadar da güzel yamamışımtım kendimi ait olmadığım bir dünyaya.
Merhemlerim… Elimden tutulduğunun en güzel göstergesiymiş meğer. O dünyada bir yama olduğumun, aslında yapbozun bir parçası olduğumun ve tamamlamam gereken bir resmin olduğunun en güzel göstergesi… Korkulara karışmış şaşkınlığımla ne yapacağımı bilememenin belirsizliği içinde yolun sonuna gelip de kapanmaması için kapı arasına koyduğum kan revan içinde kalan ayaklarım… Yabancılığımın farkına vardığım yoldan, çırpınışımı görüp de maskelerinin altından memnuniyet gülümsemesi savuran konulardan kaçma isteğim… Sona yaklaşırken tükenişe doğru şahlanan, sızan kanlarımın bir su birikintisine doğru ilerleğini görüyorum. Sonra şafağın hüzmelerinin verdiği aydınlıkla kendimi görüyorum su birikintisinde. Maskem yok, rengim solgun… Hala var olduğumun az da olsa vaktimin olduğu olduğunun gerçeğiyle yüzleşirken merhemlerimi sürüyorum yaralarıma, korkularımı bir kenara bırakıp yolcusu olduğumu düşündüğüm asıl yola ait bir iz aramaya koyuluyorum.
Şafaktan beliren sessiz bir gölgeye ilişiyor gözlerim. İlerledikçe arkasından bir ışık hüzmesinin eşlik ettiğine şahit oluyorum. Bu gölgenin kaynağını arıyor gözlerim hissiz bedenlerin olduğu ıssız çölde. Yaklaştıkça küçülen kaynağın hissizliklerin içindeki sessizliği tanıdık gelmeye başlıyor… Gözle görünür hale gelen kaynağın uzaktan duruşu; üstünü sözde gerçeklerle örttüğüm geçmişimin içine çekiyor beni .Yaklaşmaya korkuyorum ilkin. Karanlık bir mağaradan çıkan birinin ışığa bakmaktan korkması gibi… Donakaldığım zeminden ayaklarımın arasından su birikintisine karışan kanımın çatlarcasına bu kaynağa koşması çözüyor bedenimi. İlerliyorum ve ilerledikçe üstü aydınlanmaya başlıyor bir yolun. Bu hava, bu iklim, bu renler, bu rüzgar değdikçe bedenime merhemlerimin sürüldüğü yaralarıma sargı oluyor adeta. İlerledikçe yaralarım iyileşiyor, yarlarım iyileştikçe de yepyeni bir bedene bürünüyorum. Kaynağa ulaştığımda ise kendimi çocukluğumun masumluğuyla kurduğum hayallerimin içinde buluyorum. Yenilenen bedenimin içine giren çocukluk ruhum hayallerimde gitmeyi bıraktığım yolumu gösteriyor bana.
Şafaktan beliren sessiz bir gölgeye ilişiyor gözlerim. İlerledikçe arkasından bir ışık hüzmesinin eşlik ettiğine şahit oluyorum. Bu gölgenin kaynağını arıyor gözlerim hissiz bedenlerin olduğu ıssız çölde. Yaklaştıkça küçülen kaynağın hissizliklerin içindeki sessizliği tanıdık gelmeye başlıyor… Gözle görünür hale gelen kaynağın uzaktan duruşu; üstünü sözde gerçeklerle örttüğüm geçmişimin içine çekiyor beni .Yaklaşmaya korkuyorum ilkin. Karanlık bir mağaradan çıkan birinin ışığa bakmaktan korkması gibi… Donakaldığım zeminden ayaklarımın arasından su birikintisine karışan kanımın çatlarcasına bu kaynağa koşması çözüyor bedenimi. İlerliyorum ve ilerledikçe üstü aydınlanmaya başlıyor bir yolun. Bu hava, bu iklim, bu renler, bu rüzgar değdikçe bedenime merhemlerimin sürüldüğü yaralarıma sargı oluyor adeta. İlerledikçe yaralarım iyileşiyor, yarlarım iyileştikçe de yepyeni bir bedene bürünüyorum. Kaynağa ulaştığımda ise kendimi çocukluğumun masumluğuyla kurduğum hayallerimin içinde buluyorum. Yenilenen bedenimin içine giren çocukluk ruhum hayallerimde gitmeyi bıraktığım yolumu gösteriyor bana.
Kerahetin çıkmasıyla aydınlanan yeryüzünde bıraktığım yolumun berraklığı ve yolcusuzluğun verdiği cılızlığıyla karşımda duruyor. Tükenişliğin içinden yeniden hayat buluşumla koyuluyorum bu pak yola ve bir o kadar huzurlu… Dönüp bakıyorum arkama bir ara… Gerçek ruhumun gözlerime verdiği güç ve yükselen güneşin ışığıyla görüyorum ki; aslında bütün o karanlıklar, o konuklar, o korkularmış benim bana ulaşmamı sağlayan.. Yok olmayıp ayakta tutan merhemlerim… Ve gördüğüm rüyalarım…
Şükrediyorum çektiğim sızılara… Şükrettikçe ve hayallerime dualarla devam ettikçe önüme çıkan yol işaretleri, önden eşlik eden masumiyetim beni daha büyük bir yola çıkarıyor. O zaman kadar geldiğim yolda yaşadığım sızılarla sarıldığım, sığındığım dualarımla hazırladığım apaydınlık, yaması değil parçası olduğum ait olduğum resmin yoluna… Ve şimdi ilerliyorum ufak ufak bu uzuuun yolda. Ama tamamlamam gereken yaması olduğum bir yolum da var. Tamamlamalıyım ki parçası olduğum resmin eksik parçası eksikliğini kapatacak bütünlüğe kavuşsun. Çok az bir yolum kaldı… Yürümeye çalışıyorum kocaman umutlarım küçük korkularımla. Korkuyorum... Çünkü bu yaması olduğun yoldaki tuzakların yolun sonunda beni oraya hapsedeceği düşüncesi ürkütüyor beni. Bunun için elimden tutulmasına ve güce ihtiyacım var. Gücüm için şekerlemeler veriliyor ve ben de dimdik yoluma devam etmeye çalışıyorum. Ama yolun sonuna geldiğimde ya elimden tutan olmazsa… Yol bitse de şekerlemelerle idare eder beklerim, belki kendi kendime el olurum kim bilir… Fakat ya bir el uzanmazsa, ya ben de kendime el olamazsam o zaman işte kara delik büyümeye başlar ve tükeninceye kadar çeker beni içine. Biri tutsun elimden diye tek ümidim, sığınağımsa yalnızca dualarım…
elsrose
Şükrediyorum çektiğim sızılara… Şükrettikçe ve hayallerime dualarla devam ettikçe önüme çıkan yol işaretleri, önden eşlik eden masumiyetim beni daha büyük bir yola çıkarıyor. O zaman kadar geldiğim yolda yaşadığım sızılarla sarıldığım, sığındığım dualarımla hazırladığım apaydınlık, yaması değil parçası olduğum ait olduğum resmin yoluna… Ve şimdi ilerliyorum ufak ufak bu uzuuun yolda. Ama tamamlamam gereken yaması olduğum bir yolum da var. Tamamlamalıyım ki parçası olduğum resmin eksik parçası eksikliğini kapatacak bütünlüğe kavuşsun. Çok az bir yolum kaldı… Yürümeye çalışıyorum kocaman umutlarım küçük korkularımla. Korkuyorum... Çünkü bu yaması olduğun yoldaki tuzakların yolun sonunda beni oraya hapsedeceği düşüncesi ürkütüyor beni. Bunun için elimden tutulmasına ve güce ihtiyacım var. Gücüm için şekerlemeler veriliyor ve ben de dimdik yoluma devam etmeye çalışıyorum. Ama yolun sonuna geldiğimde ya elimden tutan olmazsa… Yol bitse de şekerlemelerle idare eder beklerim, belki kendi kendime el olurum kim bilir… Fakat ya bir el uzanmazsa, ya ben de kendime el olamazsam o zaman işte kara delik büyümeye başlar ve tükeninceye kadar çeker beni içine. Biri tutsun elimden diye tek ümidim, sığınağımsa yalnızca dualarım…
elsrose

Muazzam bir yorumlama yeteneği. Yazının derinliği cümlelerde verilen anlamlarda gizli. Yaşı henüz çok genç bir hanımefendinin dimağından böylesine güzel ve mana dolu cümlelerin çıkması; yazının sahibini ve yakınındaki herkesi gururlandırmaya vesiledir. Aklına sağlık Ayşegül, dün olduğu gibi, bugün de, yarın da yaz...
YanıtlaSilMuaz Kalaycı
Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Övgülerinize layık olabilmek temennisiyle...
YanıtlaSil